24 Kasım 2013 Pazar

PARMA



Bologna ufak, şirin bir İtalyan şehri olması yanı sıra, kuzey İtalya'da seyahat edecek
pek çok yolcu için bir durak noktası. Roma, Floransa, Venedik, Verona 1-2 saatlik
tren yolculuğu sonunda ulaşabileceğiniz no,ktalardan bir kaçı, bizim ilk niyetimiz de
Rimini üzerinden San Marino'ya otobüsle geçmekti lakin haftalardır eve bir kaç gün
uğramış olmanın getirdiği yorgunlukla daha yakında ve yine çok güzel bir şehir olan
Parma'ya trenle geçtik.

Parma'ya oldukça sık aralıklarla kalkan trenle yaklaşık 1 saatte ve  kişibaşı 6.5 Euroya
ulaşabilirsiniz. Adından anlaşıldığı gibi meşhur Parmigiano Reggiano (bizim Parmesan)
peynirinin ana vatanı denebilecek şehir aynı zamanda Verdi'nin de doğum yeri.

Parma Vaftizhanesi

Tren istasyonundan old city işaretlerini  takip ederek Palazzo Della buyuk Pilatto'nun
avlusuna ulaştığımız da saat 12:00 civarıydı, siesta sıkıntısı yaşamadan ağız tadıyla
yemeğimizi yemek için sağa sola bakmadan direk bize tavsiye edilen Piazza Garibaldi'ye
oldukça yakın Trattoria Corrieri'ye geçtik.



Nefis Lambrusco ve eşlikçisi Parmesan


Porcini mantarlı taze Tagliatelle
Mozzarella + Domates = Caprice
  Bu gezide tüm mekanlardan oldukça memnun ayrılsak da Parma'nın yeri başka
 nefis Lambrusco şarabıyla burada tanıştık, leziz puf ekmekler ve parmesanla giriş
 yapıp, Caprice salatasıyla devam ettik, ana yemek olarak da taze Porcinili Tagliatelle
 ve Ravioli'den şaşmadık.

Parma'da bize sürpriz yapan sevgili Botero ve Piazza Garbaldi'deki meşhur iki eseri
 

Yemek sonrası sevdiklerimize aldığımız peynirlerle son bir şehir turu atıp bir dahaki
sefere en az 1 gece kalmamız gerektiğini düşünerek dönüş trenimize bindik.

Palazzo Della Pilatto'nun bahçesinden

Hiç yorum yok: