12 Ağustos 2012 Pazar

DAY 3 SANTA MARTA


Santa Marta bizim gibi Tayrona milli parkına gideceklerin transit noktası olarak
kullandıkları ufak bir şehir, açıkçası aksam satleri için bu kadar sıcak ve nem
beklemesek de, bir yandan da bu duruma alışmamız gerektiğinin bilincindeydik.

Çok eski bir taksi ile kalacağımız oteli zar zor bulduğumuzda, Santa
Marta standartlarına göre fena sayılmayan ufak otelde sıcak su
olmaması biraz hayal kırıklığı yaratsa da bu hava da böyle bir masraftan
kaçınıyor olmaları da çok mantıklıydı.

Oteli seçerken en hesaplısı olsun demiştik parka gitmeden evvel bir
gece ve dönüşte bir gece sadece uyumak için kullanacaktık, oda
temiz olmasına rağmen boğucu sıcak ve nem yüzünden çok kolay
uyuyamadık.



Kolombiya'da üçüncü günümüze bir jet lag klasiği olarak yine saat 6:00 sularında
başladık, bütün gece dansedip yorulan halk tabi ki bu saatte uyuyordu
sabahın köründe denize giren çocuklar hariç.


Sabah saat 6: 30 


Tayrona ve civarı için gelmeden fazlasıyla araştırma yapmıştık, önerilen
ulaşım şekillerinden bir tanesi de parka halk otobüsüyle gitmekti, anlaşmakta
oldukça zorlandığımız resepsiyonist de vücut dilini son derece iyi kullanarak
özel transfer yerine otobüse binmemizin daha kolay olacağını ısrarla anlatınca,
büyük çantaları otele bırakıp birer sırt çantasıyla otobüse ulaştık.



Açıklık getirmem gereken bir başka konu da taksi ve otobüs derken sakın aklınıza
bizim Doğan'lar, Sahin'ler veya Neoplan'lar gelmesin, en az 40 senelik oldukça eski
muhtemelen sadece motorun çalıştığı araçlar desek daha doğru olur.



Her türlü yemeğin yendiği, her kafadan bir ses çıktığı, canı karpuz çeken teyzeyi
kırmayarak karpuzcuda mola verdiğimiz bir saatlik yolculuğun sonunda bizim
 gibi beyaz benizli iki Amerikalı ile birlikte Tayrona parkının kapısına vardık.





Hiç yorum yok: