28 Eylül 2009 Pazartesi

KARABURUN



Eğer uçak biletinizi bizim gibi 9 ay önce aldıysanız, Eylülün en yağışlı haftasonu 3 günlük tatilinize denk gelebiliyor ama yine de sadece 50 ytl gidiş dönüş uçak ücreti ödemeniz acınızı oldukçe hafifletiyor.

Hem ramazan bitmeden, bayram telaşı başlamadan Çeşme'nin tadını çıkardık hem de ukala surf hocalarının yüksek sezondaki tafrasını çekmeden kişiye özel ders alabildik. (Hoş hava sadece tek bir gün surf yapmaya uygundu ama bu konu ayrı bir yazı konusu)

Gelelim Karaburun'a, sabah uyandığımızda gördüğümüz koyu renkli bulutlar o gün denizin tadını çıkaramayacağımızı çok net belli ediyordu, biz de atladık arabaya düştük yollara.

Açıkçası biz Karaburun'un otoban çıkışından sonra yaklaşık 1 saat kadar içerde olduğunu bilmiyorduk bu vesile ile onu da öğrendik. Önce tepedeki orman manzaralı kahvede türk kahvelerimizi içtik.



Sonra sahile doğru yol aldık, Karaburunda deniz çok güzel gözüküyordu muhtemelen bizim görmediğimiz pek çok güzel koyu da var.Kısa bir sahil turu sonucu aç olmamamıza rağmen güzel kokulara yenildik ve bu sene yediğim en taze kalamarı ve midye tavayı çok lezzetli çıtır çıtır yeşil salata eşliğinde sildik süpürdük.



Keyifli yemeğimiz esnasında Karaburun'da beni en çok etkileyen şeyin huzur ve sessizlik olduğunu düşündüm, sessizliği bozan yengeç avcısı çocuklar ve masamızın altındaki 8 kedi ve bir dünya güzeli köpek ise bu şirin sahil kasabasının tadını en fazla çıkaranlardı.

Yengeç avlayan çocuklar

Karaburun'un kedileri köpekleri

Hiç yorum yok: