Uzo'nun etkisi ve dalga sesleri eşliğinde çok güzel bir uykudan sonra umduğumuzdan
önce saat 9:00 gibi kahvaltıya indik. Astir Egnatia'nın yüksek tavanlı kahvaltı salonundan
şen Türk kahkahaları yükseliyordu.
İlk aksam bu ufak şehirde yapılacak pek bir şey olmadığını çözdüğümüzden kahvaltı sonrası
sahile paralel giden ana caddenin son noktasına kadar yürüdük. Yol üstünde de Pazar günü
kapalı olduğunu duyduğumuz marketlerden birine girerek, Istanbul'da yaklaşık dört misli ücret
ödediğimiz biraları ve listemizdeki diğer siparişleri satın aldık.
Ne sipariş ederseniz edin önce suyunuz geliyor masaya - Meşhur Yunan Frapesi |
Her Yunan'ın müptelası olduğu frapelerden denemek üzere sahil sırasında Paradise cafeye
oturduk. Öğle yemeği için tercihimiz akşamdan gözümüze kestirdiğimiz Spaghetti Corner'dı.
Günün geri kalanını bolca tembellikle geçirdikten sonra aksam yemeği için Alexi'ye geçtik
sahilde postahanenin sokağındaki ufak restoran hem lezzetli yemekleri hem de güleryüzlü
servisiyle bizim gönlümüzü kazandı.
Dedeağaçla ilgili notlarımdan biri de burada eğer Türklerin meşhur ettiği bir yere gitmiyorsanız
( isim vermek istemiyorum içerideki Türk sayısı yeterli gösterge olacaktır) çok uygun fiyatlara
mesela 60 Euroya iki ufak uzo dahil gayet güzel dört kişi yemek yiyebiliyorsunuz.
Dedeağaçta otel mi lazım ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder