13 Nisan 2011 Çarşamba

ROMA GÜNLÜĞÜ 4



Yağmurun dinmesinden faydalanıp tekrar keşfe çıkıyoruz, Pazar günü
oldukça sakin olan sokaklar Via Del Corso'ya doğru ilerledikçe
kalabalıklaşmaya başlıyor, istikamet İspanyol merdivenleri.



Yol üstünde bir başka eski Cafeye uğruyoruz Cafe Greco, içerisi sanat
galerisi gibi ama aynı espressoyu bir arka sokakta dörtte bir fiyata
içmek mümkün, sırada bekleyenleri bekletmeden kalkıyoruz ve tam
karşımızdaki yüzlerce yıllık basamaklardan yavaş yavaş çıkıyoruz.
Aklıma ilk Roma seyahatim geliyor.







Sene 1994 üniversitede birinci sınıf, çılgınlar gibi Power fm
dinliyoruz o zamanlar en populer dj Cem Ceminay günlerden 25 Aralık
Pazar, radyoda pazar programı. Cem Ceminay o haftaki büyük ödülün
Roma seyahati olduğunu söylüyor, iki şarkı çalacak ve isimlerini
ilk bilen kazanacak, ilk şarkı kolay, meşhur O Sole Mio ama ikincisi
için ben pek gencim ama babam hemen söylüyor adını, ezberimdeki
numarayı arıyorum inanılmaz ama çalıyor ve Cem Ceminay kazandınız
diyor hayal değil gerçek. 18.yaşgünümü Roma'da kutlayacağım peki kiminle ?



Ailedeki herkes benim kadar hevesli değil gezmeye devreye teyzem giriyor
malum hastalığın en yıprattığı dönemde ben gelirim diyor seninle, herkes
seviniyor ama tereddütleri de var, oldukça ağır bir kemoterapinin hemen
sonrası, o zamanki şartlar da şimdiki gibi değil pasaport temdit işlemi
minimum 15 gün. Babam, ben ve teyzem için konuşulmadık emniyet yetkilisi
bırakmıyor bir günde temdit iki günde vize alıp yola çıkıyoruz.

İnanılmaz bir tatil oluyor, her gün saatlerce yürüyoruz, nefis şeyler
yiyoruz ve içiyoruz, tek problem teyzem benimle tek bir fotoğraf bile
çektirmiyor, anlamıyorum ama ısrar da etmiyorum. Eve şen şakrak dönüyoruz
ve 6 ay sonra onu kaybediyoruz.

Şimdi anlıyorum neden fotoğraf çektirmediğini, onu hatırlamam için
fotoğrafa ihtiyaç da yok zaten Roma'da ki güzel günler her hangi
fotoğraftan çok daha kalıcı üstelik bana özel. Nur içinde yat
sevgili Jale Yayböke.

Hiç yorum yok: