2 Şubat 2011 Çarşamba

SAN FRANCISCO - NAPA VALLEY



San Francisco'ya kadar gelmişken Napa Valley'e uğramadan dönemezdik,
Kaliforniya şaraplarının methini eğitimlerde defalarca duymuş ve bu geziyi
merakla beklemiştim.

İlk tavsiyem öncelikle ayarlayabiliyorsanız bu güzel bölgeyi gezmek için
güneşli ve sıcak bir gün seçin, yol boyunca yeşilin tüm tonlarını
görebildiğiniz harika bir yoldan Napa Valley merkezine ulaştıktan
sonra da turizm ofisinden kuponlarıyla birlikte şarap üreticilerinin
yerlerini gösteren detaylı bir harita kapın.



Bölgeyi en kısa şöyle tanımlayabilirim, U şeklinde bir yol düşünün
sağlı sollu şarap üreticilerinin sıralandığı bu yolu tamamladığınızda
yine Napa merkeze varıyorsunuz.

Eğer şaraba meraklıysanız önceden görmek istediğiniz markaları kararlaştırıp
ona göre bir rota çizebilirsiniz biz yaklaşık 4 saatte ancak 3 üretici de
tadım yapabildik hem alınan alkol hem de ekabirlik düşünülürse bence ideal gezilebilecek mekan sayısı bu ama sayıyı arttırmak da bünyeye bağlı olarak
mümkün.



Tadım hakkında biraz daha ayrıntılı bilgi vermek gerekirse, kişi başı
9-12 usd karşılığında size 4-5 çeşit şarap tattırıyorlar, tattırmak
derken bardağa 1 parmaktan daha az şarap koyduklarını belirtmek de
fayda var. Dilerseniz aynı bardaktan iki kişi de tadım yapabiliyorsunuz.

Her şarabı servis etmeden evvel mutlaka üzümü, yaşı ve nasıl
yıllandırıldığı hakkında bilgi veriliyor, çıkışta beğendiğiniz
şaraptan satın alabiliyor ya da teşekkür ederek ayrılıyorsunuz, bazı
üreticiler tadım sonunda şarap satın alırsanız tadım ücretinden de
indirim yapıyor.



Gelelim bizim seçimlerimize son durağımız olan Robert Mondavi dışındaki
tüm üreticileri, biraz lokasyona biraz da çevre düzenlemesine bakarak
seçtik, ve oldukça memnun kaldık, ilk durağımız Clos Du Val 'di.



İsmini daha evvel hiç duymamış olmamıza rağmen Clos Du Val'in pek
meşhur bir üretici olduğunu öğrenince yemyeşil bahçesinin bizi
yanıltmadığını görüp sevindik. Çıkışta şarap tercihimiz kırmızılar
yerine nefis bir Chardonnaydi.

.



İkinci durak biraz yoldan cıkıp yokuş tırmanarak ulaştığımız ormanın
içinde diyebileceğimiz RutherfordHill tesisleriydi, bahçede fotoğraf çekerek uzunca bir vakit geçirince içeride kalabalık iyice artmıs ve biz ancak barın sonunda bir yere sığışabilmiştik.

Pek güler yüzlü olmayan servise rağmen bir şişe Cabernet ile ayrıldık bu
etkileyici tesisten.



Rutherford Hill'in bahçesinden kareler



Üçüncü ve son durak benim favori şarap markam Robert Mondaviydi.
Kaliforniya'da üzüm yetiştiriciliğine başlayan ilk firmalardan olan
ve Napa'da çok büyük bir araziye sahip, pek çok yarışmadan ödül
kapmış şaraplarıyla Robert Mondavi bence mutlaka uğranması gereken
üreticilerinden biri.



Tadım merkezinin önündeki yemyeşil alanda pek çok piknik yapan
aileyle karşılaştığımız Mondavi'de, şaraplar diğerlerine göre biraz
daha pahalıydı ama bu kadar gelmişken elimiz boş dönmeyelim dedik ve
bir 37 cl'lik merlot almayı ihmal etmedik.





Güneşi bu güzel bağlarda batırıp şehre doğru dönüşe geçtiğimizde
çok güzel bir gün geçirdiğimiz için mutlu, bu şişeleri sağ salim
İstanbul'a ulaştırmak konusunda biraz endişeli, içilen nefis şaraplar
sonucu hafif çakır keyifdik.

Hiç yorum yok: