Granadadan yani oldukça güneyden, 5-6 saatlik bir yolculuk sonrası eve dönüşe geçeceğimiz Madrid'e ve çok merkezi ama 4m2 odasında iki kişinin aynı anda ayakta duramadığı otelimize varmıştık, vakit kaybetmeden bu büyük şehrin sokaklarında dolanmaya başladık. İspanyaya gitmeye karar verdiğimizde ilk baktığımız şeylerden bir tanesi de Real Madrid maçına denk gelip gelemeyeceğimizdi. Maalesef deplasmanda görünüyorlardı, meydanda Almeira atkılı gençleri görünce heveslenip tekrar kontrol ettik ve öğrendik ki o akşam Real Madrid-Almeira maçı varmış. Bu fırsatı kaçıramayacağımızdan hemen biletlerimizi aldık.
Barnebaudan görüntüler
İspanyolların sanki bir tiyatro oyunu seyredermiş gibi maç seyretmeleri, gol olunca alt katta fanatik seyircilere ayrılan locadan gelen gol sesinden başka bir ses çıkmaması çok enteresandı, bizim bulunduğumuz tribünün yaş ortalaması 50 idi ve maçın bitmesine 5 dakika kala tüm tribün sakinleri birbirlerini öpüp vedalaştılar. 80,000 kişilik Barnebau stadyumunun en ufak bir itiş kakış olmadan 30 dakika içinde boşalmış olması da bizi hayretlere düşüren bir başka olaydı.
Maçtan sonra artık enerjimiz tükenmişti son bir hevesle bize tüm İspanya yolculuğumuz boyunca rehber olan Let's go kitabımızı açıp yemek yiyebileceğimiz güzel bir mekan aradık ve hala tadı damağımda kalmış olan maalesef fotoğrafını çekemediğimiz 100 çeşit küçük sandviçin nefis Sangria eşilğinde servis edildiği '' Cerveceria 100 Montaditos'' u bulduk.
Sabaha karşı 04,00 gibi havaalanına giderken hala herkes sokakta sohpet edip şarkılar söylüyordu, bizse en kısa zamanda tekrar bu güzel ülkeye dönmek için planlar yapıyorduk. Yaklaşık iki sene evvel yaptığımız bu seyahatten aklımda kalanları sizlerle paylaştım umarım benim gezerken aldığım keyfin ufak da olsa bir kısmını size yansıtabilmişimdir, ben şimdi gidiyorum en kısa surede görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder