19 Temmuz 2015 Pazar

PİNO NARLIKUYU'DA


Ertesi sabah hala tok olmamız Narlıkuyu'ya kahvaltıya gitmemize engel
değildi, Yörük kahvaltıcısı Yağmur Cafe'de uzun uzun yeşile dalarak
kahvaltı ettik.

Yağmur Cafe

Kahvaltı sonrası Pino
Kahvaltı sonrası geçen sefer Narlıkuyuya geldiğimiz de girmediğimiz
Astım mağarasına girdik, Türkiye'de gördüğüm en enterasan mağaralardan
biri, sonrasında da kısa bir cennet - cehennem turu yaptık, biz geçen
sene de Mersin'e gelmiş ve hem Cennete inmiş hem de Cehennem
bölümüne geçip muhteşem manzarayı fotoğraflamıştık.


Astim magarası
Cennet mağarası


Cehenneme ucundan bir bakıs
Şimdi yazarken bile hayrete düşüyorum ama bu kısa turdan sonra
öğle yemeğine Narlıkuyu'ya geçtik, yanımızda Mersinli arkadaşlar olduğu
için ne restoran seçiminde de ne yiyeceğimiz konusunda zorlanmadık.
İstikamet Balıkçı Apoydu, yazın sıcaktan bunalıp hemen suya girebildiğiniz
sonra gelip rakınızdan bir yudum alabildiğiniz, en taze salatanın, envai
çeşit balığa eşlik ettiği bir mekan burası.


Sonrasında bizi Adana'ya götüren şöför amca artık 1 hafta yemek yemezsiniz
ne yediniz kardeşim derken bizim Adana'da son bir kebap daha yiyeceğimizi
hesaba katmıyordu.


Geçen sene de kapanışı Göksel'de tantuni ile yapmıştık.



5 Temmuz 2015 Pazar

PINO MERSİN'DE


Adana Tren Garı
Dediler ki Adana'da çok güzel bir festival olurmuş, biz de fırsat bu fırsat dedik
Pino'yuda alıp gittik Adana'ya. Her seferinde heyecanla gittiğimiz bu güzel
şehirde bu sefer fazla vakit geçirme planımız yoktu, bir kahve ufak bir tur
sonrası Mersin'e dogru yola çıktık.



Yemeğin herşeyin önünde gideceğini bildiğimiz bu seyahatte ilk lezzet
Memos'da nefis tantuniydi, hazmı kolaylaştırmak amaçlı yürüyüşe başladığımızda
nefis cezeryeler için Şekerci Hasan Yozgat'a ve bilimum baharat için de Kör Yusuflar'a uğradık.



Mersin'de konaklama için oldukça hesaplı olan öğretmen evi gibi bir seçeneğin
yanısıra daha rahatıma düşkünüm derseniz, Hilton ve Radisson gibi seçenekler de
mevcut. Biz otelimize geçmeden Marina'da bir soda daha içtik, ufacık midesi bu
kadar yemeğe alışık olmayan Pino'da bu güzel manzaraya dalarak içti sodasını.


Akşam yemeği tabiki çok sevdiğimiz Mersin'li arkadasların eşliğinde Necmi Göctü
restorandaydı, Pino kendini kaybetti ama meşhur kerebiç tatlısını bile yedi.

Necmi Göçtü

20 Haziran 2015 Cumartesi

ROMA FINALE



Roma dosyasını kapamadan en sevdiğim bölge olan Trastevere'den bir restoran
önerisinde bulunmak istiyorum.Trattoria Otello nefis makarnalar yiyebileceğiniz
sokak arasında kalmış lezzetlerden bir tanesi üstüne acil kahve derseniz biz biraz
ilerisinde Pimm Cafe'de soluklandık.

Trattoria Otello
Pimms Cafe
Kahve hassas konu hele İtalya'da o yüzden önceki Roma yazılarımda defalarca
bahsettiğim şehrin en güzel espressolarını içebileceğiniz Cafe Sant' Eustachio'yu da
unutmamak lazım. Merkezde Pantheon'a bir iki sokak uzaklıkta.

Cafe Sant' Eustachio

Eminim bu güzel şehre gelmenin bir yolunu en kısa sürede yine bulacağız ama aslında
mazeret yaratmaya da gerek yok, hiç düşünmeden özledim ve geldim diyeceğim
sayıları yerlerin başında gelecek her zaman Roma .

14 Haziran 2015 Pazar

ROMA RESTAURANTLAR

Cafe Della Pace
Yemek mühim mevzu hele İtalya'daysanız, bana üç öğün makarna verseniz
sıkıntı yok ama makarnanın da en güzelini yeme yarışımız hep var. Bu yüzden
her Roma seyahatinde genelde garantiler üzerinden ilerleyip bir kaç yeni
restoranı da listemize ekliyoruz.

Mamma Angela's Trattoria
Mamma Angela's da nefis ravioli
Daha önce de yazdığım, Termini tarafında karnınız acıkırsa önerebileceğim
Mamma Angela's Trattoria'dan 2012 seyahatinden kalma kareleri yukarıda bulabilirsiniz.

La Focaccia
Bir başka klasiğimizde meşhur Cafe Della Pace yanındaki La Focaccia,
Piazza Navona'ya oldukça yakın, dışarıdan bakıldığında oturup oturmamayı
düşüneceğiniz bu restoran hem pizza hem de makarnalarıyla, şu an bile tükürük
bezlerimin fazlasıyla çalışmasına neden oluyor.


La Focaccia
Santa Maria Della Pace
Pek çok italyanı da burada yemek yerken bulmak mümkün, restoran aynı zamanda
tarihi Santa Maria Della Pace kilisesine de komşu, yemek öncesi eğer yer bulabilirseniz
Cafe Della Pace'da bir aperitivo almanızı da özellikle tavsiye ederim





8 Haziran 2015 Pazartesi

ROMA OTEL ALTERNATİFLERİ



Roma duygusal olarak bağlandığım, bazen 5 saat  bile olsa iş veya başka seyahatler
için bize durak noktası olan, her gidişim de telaşa mahal vermeden keyifle gezdiğim
ve sokaklarında kaybolmaktan en hoşlandığım şehirdir.

Daha önce genel bilgi ve mekanlar hakkında uzun yazılar yazmışım ama 2010
yılında yazılan o postların üzerine 3 kere daha gitmişiz, bu yüzden bir kaç ekleme
yapmanın bence tam zamanı.

Hotel Locarno
Roma'da konaklama, gittiğiniz mevsime göre oldukça pahalı ve kalacağınız
bölgeye göre zorlu olabiliyor, merkezden uzaklaştıkça daha konforlu oteller
bulabilirken, merkeze yakın alternatiflerden makul fiyatlı ve konforlu olanı
bulmak oldukça zor. Biz 2012 Kasım ayında yukarıda resimlerini görebileceğiniz
meşhur Via del Corso caddesine ve Popolo meydanına çok yakın Hotel Locarno'da
uygun bir fiyata iki gece konaklamıştık, eski bir binanın nasıl zevkli bir otel olacagını
merak ederseniz web sitelerine bir göz atmanız da fayda var.Sıradan bir continental
kahvaltı yerine oldukça güzel bir açık büfe kahvaltı hazırladıklarını da belirtmemde
fayda var.

Le Clarisse Hotel Pantheon odaları
Geçen yıl Haziran ayında bu sefer hayırlı bir nedenle Roma'ya giderken oldukça
vakitli ( Şubat ayında ) rezervasyon yapabildiğimiz Pantheona sadece iki sokak
uzaklıktaki Le Clarisse Hotel Pantheon ise bir daha gidersek müsaitliğine ilk
bakacağımız  otellerden biri olacak.

Le Clarisse Hotel Pnatheon
Şehrin en civcivli (ve bence en güzel bölgesinde) bu kadar sessiz, sakin, keyifli başka
bir otel bulmak pek mümkün değil.



4 Haziran 2015 Perşembe

PINO GELIYOR !!!!!!!!!!!!



Epeydir aklımda olan ama yavaş yavaş paylaşmak istediğim çok heyecanlı
bir konuğum var artık blogumda. Kim mi ? Dünya güzeli bir eşek yavrusu
(sıpa), güzel gözlü, en az benim kadar inatçı,hassas, meraklı, keşfetmeyi seven,
 ağzının tadını bilen, şirin bir sıpa.


Pino nereden çıktı ? Esasen çok güzel bir Yunan adasında doğdu sonra bizimle
gezmeye başladı, bu işi sevdi ve Kucuk Celebinin tam zamanlı kadrosunda yer
almaya başladı.


Onun bakış açısından göreceksiniz pek çok yeri artık, biz seyahatlerinde ona eşlik
etsek de biraz daha geri plandayız ama o uyuduktan sonraki notları da aynen iletmeye
devam, çünkü yaşı gereği onun bizden çok uyuması ve büyümesi gerekiyor.


Beraber çok eğleneceğimize eminim, belki sizde bize katılmak istersiniz.




1 Haziran 2015 Pazartesi

NEW YORK RESTAURANTS & BATHTUB GIN

New york dosyasını iki güzel restoran ve bir güzel barla bitiriyoruz, ilki
3. caddede bir Meksika lokantası olan Sinigual bizim gibi şanslıysanız rezervasyonsuz
masa bulabileceğiniz ne çok salaş ne de çok şık, lezzetli meksika spesiyallerini
tadabileceğiniz bir restoran.



İkinci önerim biraz daha ağır rezervasyonsuz zorlanabileceğiniz, masanızı
beklerken antika barında bir şeyler içebileceğiniz bir kaç şubesi de olan


Her iki restoranın da hem yemeklerinden hem de servisten oldukça memnun ayrılmıştık,
ama benim size esas bahsetmek istediğim bir başka ilginç mekan Bathtub Gin bar. Bu 
enteresan bara dışarıdan girdiğiniz de normal bir cafeye girdiğinizi sanıyorsunuz.

Bathtub Gin Bar girişi
İçeride masa isteyip istemediğiniz sorulduktan sonra ise gizli bir kapıdan
esas mekana yani Bathtub Gin bara ulasıyorsunuz. Kokteyler cin ağırlıklı ve nefis,
biz bu seyahatimizde iki defa buraya gelip hatta ikinci gelişimizde bir de
sürprizle karşılasmıstık, sürprizlerden hoşlanmıyorsanız gitmeden web sitesinden
eventlere göz gezdirmeniz de fayda var.



ps; Bathtub Gin bar fotoları kendi websitelerinden alınmıstır.