Jet lag konusunda hiç yanılmamıştık ve sabah 6:00'da kahvaltı salonunun
açılışına yetiştik, bünye zaten şaşkın olduğundan kahvaltıdaki porsiyonlar
onu şaşırtamadı.
Erken kalkma avantajımızı kullanarak bu seyahatte belki de ilk
planladığımız rotalardan biri olan Wild Animal Park'a doğru yola
çıktık. Aslında San Diego'nun içinde de bir hayvanat bahçesi var,
bizim gittiğimiz park kente yaklaşık 45 dakika uzaklıkta ve daha
geniş bir alana yayıldığından birbirinden güzel goriller, filler
sanki evlerindeler ve siz onlara misafirliğe gidiyorsunuz.
Daha evvel, Münihte ve İspanya'da gittiğimiz hayvanat bahçeleriyle karşılaştırıldığında yine çok büyük , tertemiz ve mümkün olduğu kadar hayvanların ihtiyacı olan doğal ortamın bozulmadığı bir mekan Wild Animal Park.
Her çeşit hayvan ve katılabileceğiniz bir sürü enteresan tur var,
biz burada geçirebilecek yarım günümüz olduğundan ücretsiz tren
turuna çıkıp, ilgilendiğimiz diğer bölümleri de kendimiz gezerek
ziyaret ettik. Bence bu kadar gelmişken sabah fillerin uyanışını
ve gorillerin sohpet saatini kaçırmayın.
XL kahvaltıdan sonra karnımız ancak öğleden sonra 3 gibi acıktığından
kutsal kitap Fodor'u açıp, San Diego'nun popüler semtlerinden Hillcrest'e
doğru yola çıktık ve öğle yemeğini yeni açılan bir italyan restoranı olan Foccacia'da yedik.
Ps; Fotoğrafların üzerine tıklayarak büyüyebileceklerini biliyorsunuz değil mi ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder